Yankı Yazgan: Depremzedeleri dinlemek atılacak ilk ve en önemli adım
Beyin sarsıntısı sonucu yaralanan çocukların hayata katılmalarını, eğitimlerine devam etmelerini ve ruh sağlıklarına kavuşmalarını sağlayacak yaklaşımlar neler olmalıdır? Uzmanlar, deprem bölgesinden göç ederek başka şehirlere gelen çocukların davranışlarına ilişkin sağlık çalışanlarının, ailelerin, eğitimcilerin ve yakınlarının korkularını giderecek, çocuklarla temasta onlara yol gösterecek açıklamalar yapıyor.
Psikiyatrist Yankı Yazgan, Birgün gazetesinde yer alan köşesinde, depremden etkilenen çocuklara nasıl yaklaşılması gerektiğine ilişkin görüşlerini aktardı. Yetişkinlerin “yanlış söz söyleme, yapmaları gerekeni yapmama, uygunsuz soru sorma, çocuklara gülümse ya da gülümseme, gözyaşını göster ya da gösterme” telaşı içinde olduğuna dikkat çeken Yazgan, “Bugün onlarca Binlerce acı ve kötü haber hemen hemen aynı anda… “Dilimin içine girince verdiği acıyla ezilmemek elde değil. Ağrının şiddeti aynı oranda azalmazken yaşadığımız şokun etkisi kısmen hafifliyor” diye yazdı.
Yazgan, “Travmayı travma olmaktan çıkarabilir miyiz?” başlıklı yazısında:
“Empati reflekslerimizin artması zihnimizde ‘incitme’yi hakim kılıyorsa, bu baskın davranış eğiliminin ve harekete geçireceği sezgilerin bize yol göstermesi olasıdır. Bir öğrenciye yanlış bir söz söyleme, bir hastaya yanlış bir hareket yapma ihtimalimiz giderek azalıyor, yine de bir doktor şu örneği veriyor, ‘Çamurlu olduğu için çocuğun elinden yumuşak oyuncağı aldım. temizleyebilelim diye.Sonra çocuğun ağlamasına engel olamadım, kendimi çok kötü hissettim.’ Kaybeden bir kişinin elindekilere dokunmaması gerektiğini düşünemediğine hayret eder. Ancak çocuğun çektiği acıya, tanıdığımız ama şu anda bildiremediğimiz bir ebeveynin ölümüne veya yakında geçireceği ameliyatta vücudunun bir parçasını kaybetme ihtimali yüksek, bir şeyler yapma isteğinin getirdiği telaş, sezginin rehberliği nerede, meğer çocuğun ağlaması çok geçmeden duracak ve kendini kaybedecek. Çamurlu oyuncağına sımsıkı sarılırken yanında olmaya devam eden doktorun sözlerine daha açık olun, ‘kaybettiği’ doktorun sözlerine daha açık olun.
Bu hasta bir süre bekledikten ve ağrının altında ezilmeye razı olduktan sonra uzman reçetelerindeki bilgiler işine yarayacaktır. Çocuklarla konuşurken, çalışırken onları dinlemekle başlamak, dinlemeye hazır olmak sıkılan etkileşimlerin açılması olabilir. Bu ebeveynlik kitaplarında daha az söylenen ve daha az yapılan öğütlerin ilk sonucu, yetişkinlerin her konuda anında yanıt verme ya da yönlendirme refleksini bir süre geciktirmeleridir. Bu sayede yetişkinler ezberlenmemiş, sezgilerine dayalı ve kendilerine yabancı olmayan gerçek yaklaşımlar gösterebilirler. Bu tip olmak, özgünlüğün ve onun kurduğu bağın devamını sağlar. Özgünlüğü sağlayan ve yürekten gelen sözleri bir kenara bıraktığımızda çıkış yolunu bulan empati sistemidir. Hastane veya okul kargaşasında bu tür şeyler olabilir mi? Şimdiye kadar yapabildiğimiz bu yaklaşımları artık yapamayacağımız fikri ya da hissi, travmanın bir etkisi olarak kabul edilir.
Her çocuğun gelişimsel farklılığının birkaç ortak belirleyicisi vardır. Örneğin yaşa bağlı bir kazanım olan soyut düşünebilmek, ölenin geri dönülmezliğini anlamayı sağlar. İçinde bulunduğumuz gerçekliğin biz yokken varlığını sürdürebileceğini ya da gerçekliğin yok olduğunda içimizde var olmaya devam edebileceğini “anlamamız” gereken bilişsel işlevler çoktur: hafıza, hatırlama, aynı anda birden fazla süreci, duygularımız ve fikirlerimiz arasındaki koordinasyonu görselleştirin. Orta çocuklarda bu işlevlerin gelişme hızı değişkendir. Yoksulluk, travmatik yaşam olayları ya da genetik yatkınlık gibi faktörler bu yüzü etkileyebilir. Anlatılanları ve yaşananları anlamak, anlamlandırmak, hayata etki etmek, öğrenmek, başkalarıyla bağ kurmak için insani özellikler bu mekândaki ruhsal yapımızı şekillendirir. Anlayabildiği ve anladığını ne kadar sindirebildiği de çocuğun yaşadığı kayıpların travmatik etkisini hafifletir ve kalıcı ruhsal bozuklukların önüne geçer. Gözdağı, yanınızda olan biriyle mümkündür. ‘Çocuğun elini tutup ona kaybettiği babasını hatırlatıp canını mı yakayım?’ Sezgilerini takip eden bir hemşire, hatırlamanın acısıyla elini tutacak birinin rahatlamasını sağlayacağını düşündü. “Aferin” diyor.
Standart bilgiler ve davranış reçeteleri, empatimizin beslediği sezgiler kadar güçlü bir rehber olmasa da, acı ve dehşetin etkisiyle bu sistemin devreye giremediği durumlarda başlangıçta işe yarar. Örneğin, herkesin söylediği kadar (ya da ‘yeterince’) üzgün hissedemediğini söyleyen bir öğretmen, suçluluk duygusunu yenmek için en acıklı, en acıklı cümleleri kullandığını ve çocuklara etkinlikler yaptırarak yaklaştığını eklemiştir. duygularını ifade etmelerini istemek. Yine de ne ıstırap duygusunu hissetmiş ne de çocukların ihtiyaç duyduğu sakin ve dinlemeye hazır kişi haline gelmişti. Bir Instagram gönderisinde, şokun sürdüğü durumlarda donukluk, anlamsızlık ve hissedememe duygularının bir tepki olduğunu okuyunca, “10 yıl terapiye gidecektim” sözleriyle aklı başına geldi. . Pek çok ruh sağlığı uzmanının, bu durumla bağlantılı olduğunu bildikleri birçok düşünce ve duyguyu kendi içlerinde ‘teşhis’ edememiş olmaları, uzman olmayanlara bir şey söylüyor olmalı: Kendimizle baş başa kalmak, zihnimizin normal işleyişini şu anda bozar. böyle zamanlarda bildiklerimizi ‘unutmak’, yaşadığımızı görmemizi engellemek. (HABER MERKEZİ)